Tip 1 diyabet

Diabetes mellitus, vücudu birçok yönden etkileyen metabolik bir hastalıktır. İki tip diyabet vardır: tip 1 ve tip 2 diyabet.

Tip 1 diyabette vücut yeterince insülin üretemez, tip 2 diyabette ise vücut insülini yeterince kullanamaz.

İnsülin bir hormondur. Kimyasal bir haberci olan insülin kan yoluyla taşınır ve vücudun önemli fonksiyonlarını düzenler. İnsülin olmadan vücut yiyecekleri işleyemez.

Tip 1 diyabette, kan şekeri seviyeleri tedavi edilmediğinde sürekli olarak yükselir. Hastalığın başlangıcında, bu her zaman hemen fark edilmez.

Tipik semptomlar:

• Artan idrara çıkma ihtiyacı
• Şiddetli susama
• Yorgunluk ve güçsüzlük
• Mide bulantısı
• Baş dönmesi

Kan şekeri seviyesinin çok yükselmesi halinde, hasta ek olarak diyabetik koma olarak bilinen bir durum olan bilinç bozukluğu ve hatta bilinç kaybı yaşayabilir.

Tip 1 diyabette yüksek ve düşük kan şekeri hakkında ayrıntılı bilgiye gesundheitsinformation.de sitesinden ulaşabilirsiniz.

Tip 1 diyabet neredeyse her zaman vücudun kendi bağışıklık sisteminin bir reaksiyonu ile tetiklenir. Somut olarak bunun anlamı şudur: Bağışıklık sisteminin savunma hücreleri, insülin üreten hücrelere saldırır.

Bu hücrelere beta hücreleri denir ve pankreasta bulunurlar. Yıllar geçtikçe, bu saldırılar nedeniyle ciddi şekilde hasar gördüklerinden, çok az insülin salgılar veya hiç salgılamazlar.

Tip 1 diyabet bazı ailelerde daha sık görülür. Genetik yatkınlık, hastalığa yakalanma riskini artırır.

Belirli enfeksiyonlar veya çevresel faktörler gibi diğer risk faktörlerinin hastalığı ne ölçüde teşvik edebileceği henüz bilinmemektedir.

Almanya'da yaklaşık 200.000 kişi tip 1 diyabet hastasıdır. Bunların yaklaşık 30.000'i çocuk ve 19 yaşına kadar olan ergenlerdir. Her yıl yaklaşık 10.000 çocuktan 2'si tip 1 diyabete yakalanır.

Tip 1 diyabet genellikle çocukluk, ergenlik veya erken yetişkinlik döneminde başlar. Bu nedenle diyabetin bu formuna gençlik diyabeti de denir. Yaşlı insanlarda nadiren görülür.

Tedavi edilmeyen tip 1 diyabet hızla sorunlara neden olur. Şiddetli hiperglisemi, susuzluk, artan idrara çıkma dürtüsü ve yorgunluk gibi tipik semptomları tetikler. Bu semptomlar insülin verilerek hızlıca hafifletilebilir.

Olası sonuçlar

Tip 1 diyabetin gereğince tedavi edilmemesi ve kanda kalıcı olarak çok fazla şeker bulunması halinde, kan damarları zarar görür. Örneğin gözlerdeki küçük kan damarları, sinirler ve böbrekler zarar görürse görme yetisi giderek azalabilir, duyu bozuklukları ve böbrek hasarı meydana gelebilir. Büyük kan damarlarının hasar görmesi kalp krizi veya inme riskini artırır.

Diyabete bağlı sinir hasarı ve dolaşım sorunları da küçük yaraların fark edilmemesine ve iyileşememesine neden olabilir. Bunlar zamanında fark edilip tedavi edilmezse diyabetik ayak sendromu olarak da bilinen diyabetik ayak gelişebilir.

Diyabet mellitus şüphesi durumunda, kandaki şeker oranı incelenir. Ölçümler ilk gıda alımından önce ve gün boyunca birkaç kez yapılır.

Ayrıca laboratuvarda, ortalama kan şekeri seviyesinin uzun bir süre boyunca çok yüksek olup olmadığı da ölçülür: Kandaki HbA1c seviyesi, son 2 ila 3 ay içinde ortalama kan şekeri seviyesinin ne kadar yüksek olduğunu gösterir.

Tip 1 diyabet hastaları, günde birkaç kez kan şekerlerini kontrol ederler ve bir şırınga veya insülin pompası ile düzenli olarak insülin almak zorundadırlar.

Bu tedavi eksik olan insülini vücuda ekler ve kan şekerini düşürür. Ne çok fazla ne de çok az insülin kullanmak önemlidir. Aksi takdirde, kan şekeri seviyeleri aşırı düşebilir veya aşırı yükselebilir.

Kan şekeri tedavi ile yeterince kontrol altına alınırsa, tipik şikayetler büyük ölçüde önlenebilir. Tedavi ayrıca uzun vadeli komplikasyonlara karşı da koruma sağlayabilir. Farklı insülinler ve tedavi konseptleri vardır. İnsülin pompaları veya kandaki glikozu sürekli ölçen cihazlar tedaviyi kolaylaştırabilir.

Kan şekeri seviyesi sadece ne kadar insülin enjekte edildiğine değil, aynı zamanda kişinin ne yiyip içtiğine ve fiziksel aktivite yoluyla ne kadar enerji harcadığına da bağlıdır.

Ayrıca kan şekeri seviyesi, günün saatinden, iltihaplı hastalıklardan, diğer ilaçlardan veya hormonal değişikliklerden etkilenir.

İnsülin pompaları, kalemleri ve şırıngalarının kullanımı hakkında ayrıntılı bilgiye gesundheitsinformation.de adresinden ulaşabilirsiniz.

Diyabet henüz tedavi edilememektedir. Bununla birlikte, bu hastalık ile yaşam genellikle neredeyse tamamen normal olabilir.

Eskiden durum farklıydı: Şeker hastaları insülin enjeksiyonları, gıda alımı ve fiziksel aktivite arasında belirli sürelerin olmasına dikkat etmek zorundaydı. Bu, günlük rutinin sıkı bir şekilde düzenlendiği anlamına geliyordu.

Bu tür düzenlemeler günümüzde büyük ölçüde gevşetilmiştir. İnsülin tedavisi günümüzde çok daha esnektir.

Bununla birlikte, diyabeti yönetmek yine de biraz çaba, disiplin ve özen gerektirmektedir. Bu her zaman kolay değildir. Özellikle gençler için bazen çok stresli olabilmektedir.

Her gün ilaç almak zorunda olan hemen hemen tüm kronik hastalar gibi, diyabetli insanlar de bazen iğnelerini veya ilaçlarını unutabilmektedir.

Bazı hastalar tedaviyi tutarlı bir şekilde takip etmeseler de, kendilerini oldukça iyi hisseder. Bununla birlikte, diyabet kötü kontrol edildiğinde, bunu fark etmeme riskleri vardır. Bu, uzun vadede sağlığa ciddi zararlar verebilir.